24 Mart 2010 Çarşamba

Gülü Taşıran Damla


GÜLÜ TAŞIRAN DAMLA

ellerim vardı dokumaya aşkı: kirtim kirt!
gözlerim vardı okumaya: virdim virt!

ay yoktu gecede, bütün elmalar yarım
uçmak deresinden geçtim
ayaklarım çamur başım gökyüzü
saçlarım
melekler kadar ıslak!

şehrim ki üzüm buğusu, deniz
kokusuydum güneşin, gülün alevi
gümansız gülüşü bir çocuğun dünyaya
mürden hafif, tülden narin

neydi şaşırdığım en çok neydi
neydi ilk şaşkınlığım, gözlerime
yangınlı su çiçekleri açtıran, kocaman
ilk çarptığım bir taşa ve diz üstü düştüğüm
unuttum şimdi

of! dedim, dağları kucakladım
kopardım ağlardan kendimi
ağlaya, güle… bağladım zamanı
tarazdır bu yüzden etek uçlarım

inip çıkan bir tahteravalliymiş hayat
bazen ağıt, bazen naat
gül gücenmiş, aşk üzülmüş, kime gam
biri bana söylemişti, hevestim daha
inanırdım aşka, insana, masallara

rahata geçebilirsiniz, tamam
ben kendi ayağıma dolandım
varın okşayın suçunuzu

çalınan karaymış, bağışlanan sus
aklım kanıyor, karış karış aklığım
ağlıyor altını çizdiğim satırlar, ah!
şaşırmayacak kadar büyümedim ki hiç
şahmaranlara!

yora yora sözcükleri, yorula yorula
yana savrula, söne savrula
çiçek açtı bak bağrıma bastığım taş
chopin’in kalbiymiş üflediğim kül
diri diri gömüldüğüm
ölüp ölüp dirildiğim prelüd

artık kimse inandıramaz beni yeni bir dine
yaktım yolları ardımda ağlayan annem
eğildim öptüm
gülümseyen bir kederle kendi gözlerimden

düştü soylu alınlığı göğün
hiçbir şey kalmadı uğruna dövüşecek
yaşamdan başka!

kendime bir çığlık kadar yakınım:
ölmedim daha!

Perihan BAYKAL

Gediz, Sayı:5

(Dergide okuyup ilgilenenlerin bilgisine: Şiirimin son dokuz dizesi bir dizgi hatası sonucu eksik yayımlanmıştır. Tam hâli yukardaki gibidir.)

Aşkın Küçük Sandal(lar)ı...

AŞKIN KÜÇÜK SANDAL(LAR)I...* Bu konuyla ilgili yazma önerisi bana geldiğinde ilkin biraz irkildiğimi itiraf etmeliyim. Tam da yeni bir şiir...