16 Eylül 2011 Cuma

SAFİRNÂME

Fotoğraf: Hasibe Ayten

SAFİRNÂME

bunu nasıl yazmalı
nasıl edip anlatmalı bunu?
dil yanarken ateşinde yalım yalım
düştü yakamızdan güzalıcı karanfil
mayestro!
dünyadan erkler korosu

sen de mi demekten yoruldu sezar
uzadıkça uzadı akşamlar sabaha
ellerinde dörtnal izi
aynattı hodan çiçeği:
hiç kahraman yok!
hiç kahraman yok!
ne yeni ne eskisi
çitiledikçe bozaran
puslu göğün altında

yitirdik kabilelerimizi
-totemi o içten gül!-
bir nefesti tek bir nefes
donmadan göl
sondan bir önceki

vakterişti, doldu mühlet
hey cânım, heyecânım!
dile geldi dilsiz taş:
ben varım! dedi telli turna
ben varım! dedi “kayayı delen incir”
ben varım! dedi suyu öpen gölgesi söğüdün

çek şafağı kınından
ışığa kes yeryüzünü

bak ufukta şaha kalkan atlar var
görülmemiş rüyalar!
bütün küsülü küller adına
ve hatırasına o narçiçeği sevincin
yak hadi ateş böceklerini içinin
durma yak!

tut ki
sevdiklerin ölmemiş ve kaymamış daha
en parlak yıldızları göğün

gittikçe ağırlaşırken hayat
gittikçe sağırlaşırken dünya
ey olduran ve solduran yakaza!
ey canımıza minnet mihnet!
sana bu şiiri yazdım, sâfi safir
sana bu şiiri, soluk soluğan!
gagasında kuşlar getirecek

~*~

Perihan BAYKAL
Her Şeye Karşın, Sayı:23


15 Eylül 2011 Perşembe

KÜSNÂME


KÜSNÂME

gözlerim
çöl yutmuş badem çiçeği
beyazsız beyazlardan
ve eterli yazlardan

yerde kum ve hayıt
gökte ay mahsusluğu

vahşi bir atın su içtiğiydim
avcunuzdan
soluk soluğa akan bir deli çığ

terkimde dağlar, terk edilmiş
revnaklı taklardan geçtim
uzun ve kimsesiz

karafakilerden dökülür gibi
döküldüm kör uykularınıza
çizerek mânânın altını, gümüş

say ki içtim ol zakkumun suyundan
acıyla yudum yüzümü
yuğlar boyu, kaknüs!

narlı bir yankı oldum
çarşılarınızda

kalır belki, biraz üvey
benden bir zambak kokusu
avlularınızda

~*~

PERİHAN BAYKAL
Yazılıkaya Şiir Yaprağı, 33

Aşkın Küçük Sandal(lar)ı...

AŞKIN KÜÇÜK SANDAL(LAR)I...* Bu konuyla ilgili yazma önerisi bana geldiğinde ilkin biraz irkildiğimi itiraf etmeliyim. Tam da yeni bir şiir...