ıslak kirpiklerimi
güneşte kurutuyorum
bulutun biri mendil
uzatıyor
ey has olan, ey ışk!
ey boşalıp dolduğumuz
dolup dolup
taştığımız altın tas!
sonsuzluk kandedir,
de bana
ne yana düşer yeşil
gocuklu balkonları evlerin
iken yeryüzü kanda?
dinimdi bir kış
gününe kadar karlı
inanmıyorum artık
dağlara!
aşk varmış, aşk
yokmuş
bir kaşık suda
ıslanmış gözlerim
ve uçmak bilmiş
lâlezârı
bağışlama bana adını,
sakın bağışlama
ben çok sarışınım,
aklım dünkü çocuk:
unuturum!
II.
bahardı… ba’sı
sırlanmış hâr’dı!
ahraz öpülmüş bir
nazlı üveyik
ağzımızdan şifâhen
havalandı
tek eksiğimiz ölümmüş
meğer
o da oldu!
o da oldu!
zeeeyl!
:
kaf dağları çare
değil
dünya her vurduğunda
kapısına
kırılır dökülür sırça
köşkler
bulut geçti diyelim
ve kapayalım bu bahsi
zaten yoktu kenar
süsü hiç
sadece imzası: mavi!
yazdı, dağıldı
mürekkep
şeffaf bir leke şimdi
beyazında sayfanın
“ölmeyecek kadar
yaralı”
III.
vakit yazdı
ve herkese yetmeyecek
kadar az
yasladım bağrıma
yasımı, gün be gün
çözüldü bağı
d’izlerimin
söküldü şipresinden güz!
ikimize de yeter,
yeter ikimize de
gayrı bu acı su
-eni boyu bir ömür!-
ufkumuzu tiranlar
çizerken
ve gözü gözümüzdeyken
namlularının
biz bir onmaz
sevdanın hamurunda
öz verip can
tüketemeyiz
Perihan BAYKAL
Gediz, Sayı:8
Basad Sanat, Sayı: 4-5
Basad Sanat, Sayı: 4-5