Görsel: Ofra Amit
ANKA’NIN KURDUĞU CÜMLE
I
toprak geçmişin bilgisiyle ağır
gökyüzü geleceğin
mağara duvarlarına bizon resimleri çiziyor
çelik uçlu kalemlerle
son insan!
açsak pencereyi, bir aksak semâi
ferahlasak ferahlasak bir kuş yuvası kadar
nereden baksak
acının demir bukağısı kalıyor geriye
II
ah, jiyan!
sesler mi sağır, yoksa kulaklar mı
neredeydi “dünyanın en güzel Arabistan’ı”?
içinden su geçen şehirlerden geçtik
kurutulmuş güllerden, kuğulu göllerden
taze kan istiyordu ölüm tüccarları
ben karanlığını
ve ışığını senin!
içimin karında bir akçabardak
açılsındı eski bir yaza doğru
çok kuark, çok çocuk, çok su
bir gemiye, - güvertesi tuz
bordası şarap rengi-
ah, jiyan!
rüya uykunun
peri soluğu
III
üç maskaron düştü Seine’in karanlığına
koparak Neuf köprüsünden
parıldıyordu yeşil ışıklar saçarak zümrüdünün üzerinde
Anka’nın kurduğu son cümle
derinliklerinde çağlayan suyu duydum
Allah’ın alnındaki ahşap kederi
birden hatırladım, -ad infinitum!-
bir geyiğin peşine düşmüştüm ben:
bütün tuzakları bilen!
bütün tuzaklara düşen!
ah, jiyan!
yoksa
ben miydim o geyik?
Perihan Baykal
Akatalpa, Mayıs 2015
Perihan Baykal
Akatalpa, Mayıs 2015